Felsefenin pek çok tanımı yapılabilir. Her arı kendi peteğinde kendi balını yapar gibi. Bilge olmak. Bir filozof gibi sakin sakin izlemek: Şeyleri, insaları, hayvanları, hayvanoğlu hayvanları. Rahatlık bilimi.
Sabırlı olmayı öğrenmek. Felsefe mutlaka "Amma sabırlı adam" denilenlerin mesleğidir. Her türlü karamsarlık, felaket ve olumsuzluklar karşısında sabrını korumayı bilmek. Sabırlık olmak evet ve aynı zamanda rahatlık aşkı. Bilgelik. Bilgenin dostluğu. İyimser olmak ama aptalca davranmamak. İyimser olmak evet ama kötümserlerin dertlerini dinlemeyi ihmal etmemek.
Ve bilhassa anlamaya çalışmak: Dünyayı. Şeyleri. İnsanları. Filozof çünkü "mantalitenin (zihniyetin) değişmesine çalışan kimsedir". Filozof bir yaratıcıdır da: Düşünceler arasında yaratan, ürün verendir. Bu kadarı yetmez mutlaka. Felsefe nedir? Kime filozof denir? Nerede ve nasıl felsefe yapılır, yapılıyor? Ve daha bir dizi başka başka sorular var. Bu çalışmada bunların bir kaçına, kimi tanımlamalarla, kimi yaklaşımlarla yanıt vermek için ığraşıyorum. Birkaç filozofun yaşamını anlatarak, yapıtlarından kimi yansımaları aktararak. Ama bu arada ve bu işi yaparken kaçınılmaz olarak ninemin ve annemin anlattıkları da aklıma takılmıyor değil hani. Hani bilirsiniz o güzelim masallar: Ejdarhaları, cadıları, şeytanları, cinleri, devleri, hani "bir dudağı yerde bir dudağı gökte" cinsinden devleri ve daha binbir bilmemneleri ile. Bizi mutlaka felsefeye yaklaştıran adımlar. Felsefe ve felsefi bilgiler ve işte nine ve annelerimizin masalları da nasıl yaşamayı öğretici derslerle doludur. Ve yeniden ders almaya ihtiyacımız olduğu ise apaçık ortada. Fazla geç kalmadan. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanlara, hiç ölmeyecekmiş gibi davrananlara, bizim hemen başlayacağımız yolculukta maalesef hiçyer yok. Onlar inebilirler. Biz yola çıkıyoruz. Ve biliyoruz: Bizi bekleyen "rahat ölüm"dür. "Mutlu ölüm"dür. Bu kadar yaşadıktan sonra artık biraz da ölebiliriz. Kende felsefemizle. Adam olana çok bile !
Ve bilhassa anlamaya çalışmak: Dünyayı. Şeyleri. İnsanları. Filozof çünkü "mantalitenin (zihniyetin) değişmesine çalışan kimsedir". Filozof bir yaratıcıdır da: Düşünceler arasında yaratan, ürün verendir. Bu kadarı yetmez mutlaka. Felsefe nedir? Kime filozof denir? Nerede ve nasıl felsefe yapılır, yapılıyor? Ve daha bir dizi başka başka sorular var. Bu çalışmada bunların bir kaçına, kimi tanımlamalarla, kimi yaklaşımlarla yanıt vermek için ığraşıyorum. Birkaç filozofun yaşamını anlatarak, yapıtlarından kimi yansımaları aktararak. Ama bu arada ve bu işi yaparken kaçınılmaz olarak ninemin ve annemin anlattıkları da aklıma takılmıyor değil hani. Hani bilirsiniz o güzelim masallar: Ejdarhaları, cadıları, şeytanları, cinleri, devleri, hani "bir dudağı yerde bir dudağı gökte" cinsinden devleri ve daha binbir bilmemneleri ile. Bizi mutlaka felsefeye yaklaştıran adımlar. Felsefe ve felsefi bilgiler ve işte nine ve annelerimizin masalları da nasıl yaşamayı öğretici derslerle doludur. Ve yeniden ders almaya ihtiyacımız olduğu ise apaçık ortada. Fazla geç kalmadan. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanlara, hiç ölmeyecekmiş gibi davrananlara, bizim hemen başlayacağımız yolculukta maalesef hiçyer yok. Onlar inebilirler. Biz yola çıkıyoruz. Ve biliyoruz: Bizi bekleyen "rahat ölüm"dür. "Mutlu ölüm"dür. Bu kadar yaşadıktan sonra artık biraz da ölebiliriz. Kende felsefemizle. Adam olana çok bile !
Fransa'da Bir Nokta, 25 Haziran 2010.
M. Şehmus Güzel
Arka Kapak Yazısı.
Şimdi yazdığım bu yorumu okuyan, muhtemelen benim bir felsefe özürlüsü, derin cümleleri idrak edemeyen ama heves eden bir okuyucu olduğumu düşünecektir, biliyorum. Ancak bu kitap hakkında içimdeki sert eleştirileri şu bloga kusmadan rahatlamayacağım. Büyük bir hevesle aldım kitabı elime, nedir, ne değildir diye. Almaz olaydım. Yazar iki kelimeyi birbirine bağlamaktan aciz, aynı cümleleri ardı ardına, defalarca sıralamaktan bıkmamış, hepi topu 100-150 sayfalık bir kitap yazarak emek vermiş (diyelim). Ya da biz öyle düşünüyoruz. Ya arkadaş araştırdım, ticari bir kaygı taşıyor mu bu kitap, kimdir bu yazar diye, 10'un üzerinde yayınlanmış kitabı olan orta yaşlı bir yazar. Soruyorum iki kelimeyi bir araya getiremeyip dalga geçer gibi felsefe üzerine Fransa'da bir noktadan bu kitabı yazan adam, yahu bir editörde mi ayarlayamadın, hadi seni geçtim, yayınevi de mi okumadı kitabını. Her kitapta emek vardır mutlak suretle, kötü kitap yoktur tezini savunanlardanım/dım. Seni tanıyana dek. Bir gün bir kitapçıya yolunuz düşerse, o kitapçıda bu kitap bulunursa rastgele bir sayfa açın, yalnızca bir paragraf okuyun ne demek istediğimi anlayacaksınız.. Yazık sana be adam..
YanıtlaSil